Anıtkabir tarihi, Anıtkabir mimarisi, Anıtkabir’in mimari özellikleri, Anıtkabir proje yarışması, aslanlı yol, Anıtkabir inşaatı, Anıtkabir mimarı
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgâhı olan Anıtkabir ulusal bir ziyaret yeridir. Anıtkabir mimarisi, tasarımları, özellikleri ve tarihi hakkındaki bu yazımızda Anıtkabir hakkında kısa bilgiler paylaşacağız.
Atatürk’ün Ölümü ve Naaşının Etnografya Müzesi’ne Nakli
Mezar ve ölüyü gömme biçimleri insanlık tarihi boyunca kendine has mimari anlayışlarla hükümdarlar, komutanlar, devlet veya din adamları için gerçekleştirilmiş, Osmanlı zamanında da türbe adı verilen yapılar, padişahlar ve hanedan mensupları için yapılmıştır.
13 Kasım 1938 tarihinde hükümet, Atatürk’ün cenazesinin kendisine layık bir “Anıt-Kabir” inşa edilinceye dek Etnografya Müzesi’nde kalmasını kararlaştırdı.
Bu karar ile yalnızca bir kabir değil anıtsal özelliği ön planda olan bir kabrin yapılacağı anlaşılmaktadır.
Atatürk’ün ölümüne neden olan hastalığı Ocak 1938’de Prof. Dr. Nihat Reşat Belger tarafından sirozdan kaynaklı karaciğer yetersizliği olarak teşhis edilmiştir.
10 Kasım 1938’de Atatürk’ün hayata gözlerini yummasının ardından öğleye doğru resmi bir bültenle açıklama yapan hükümet, bu metinde Atatürk’ün Türk milletinin kalbinde yaşayacağını ilk kez ifade etmiştir.
Doktorlar, Atatürk’ün naaşının, tedfin (gömme) töreni yapılıncaya değin muhafaza edilebilmesi için tahnit yapılmasına karar verdiler. Cenaze namazının kılınmasından sonra naaşın bulunduğu tabut 19 Kasım 1938’de Dolmabahçe’den çıkartılıp top arabasına konuldu ve Sarayburnu’na ulaştı.
Atatürk’ün naaşı Sarayburnu’ndan, Zafer Torpidosu’na oradan da İzmit’e götürecek olan Yavuz zırhlısına yerleştirildi. İzmit’ten hareket eden tren 20 Kasım 1938’de Ankara Garı’na ulaştı ve resmi devlet töreni ile 21 Kasım 1938’de Etnografya Müzesi’ne konuldu.
1953 yılında Anıtkabir’in inşası tamamlanıncaya kadar Etnografya Müzesi geçici kabir görevi yaptı.
Anıtkabir İçin Yer Tespit Çalışmaları
Kurun Gazetesi 10 Kasım 1938 tarihli sayısında Atatürk’ün nereye gömüleceğinin belli olmadığını ve kamuoyunda önerilen yerleri şöyle sıralamaktaydı: “Umumi arzu bu konuda muhteliftir. Mezarının Çankaya Köşkünün yanında, Ankara Kalesinin ortasında, eski Meclis Binası bahçesinde, Atatürk parkında yahut Orman Çiftliğinden birinde yapılması muhtemeldir.”
Benzer şekilde Tan Gazetesi de olası kabir yerlerini; Çankaya Köşkü yanı, Ankara Kalesi’nin ortası, meclis eski binasının bahçesi veya orman çiftliği olarak sıralamaktaydı.
Atatürk’ün bıraktığı vasiyetname 28 Kasım 1938 gün açılmıştı, mali konuların açıklandığı vasiyetnamede kabir yeri ile ilgili bir hüküm bulunmamaktaydı.
29 Kasım 1938’de başbakan Bayar’ın yaptığı açıklamaya uygun olarak, Anıtkabir inşaatı için yer tespiti amacıyla özel bir komisyon kuruldu. Komisyonun hazırladığı rapor 17 Ocak 1939 günü mecliste görüşüldü ve sonuç olarak inşaat mühendisi milletvekili Mithat Aydın’ın çabası ve teklifi ile Rasattepe’de karar kılındı.
Anıtkabir Proje Yarışması
Rasattepe’de belirlenen sahanın istimlâk ve kamulaştırma çalışmaları sürerken, inşaattan önce projeyi belirlemek amacıyla bir proje yarışması açılacaktı.
Başbakanlık Anıtkabir komisyonunun 18 Şubat 1941 tarihli uluslararası proje yarışması tebliği yayınlanmasıyla, Anıtkabir proje yarışmasının başlangıç tarihi 1 Mart 1941 ve müracaat son tarihinin de 31 Ekim 1941 olduğu belirtilmiştir.
Yarışmanın “Yarışma Talimatnamesi” ismiyle düzenlenen ilk kısmı 24 maddeden oluşmaktaydı.
“Program” başlıklı ikinci kısmında ise Anıtkabir mimarisi yapısal özellikleri belirtilmekteydi. Buradaki ilk 5 madde Anıtkabir’in niteliklerini ve yapılış amacını aktarmaktaydı.
Bu maddeler:
- “Büyük Türk milletinin kalbinde yaşayan Atatürk yeni Türkiye’yi kurmuştur. 10/11/1938 de maddî varlıktan ayrılarak ebedî ve fanî dünyaya göçen Atatürk’ün tabutu önünde Türk Milleti en İçli bir teessür ve minnet tâzimler ile eğilmiştir. Her Türk’ün kalbinde yaşayan bu büyük adamın eserlerini ebediyete mal edecek ve Türk kalbinin ATA’sına bağlılığını bütün kuvvet ve azamet ile ifade edecek olan Anıt Kabir aşağıdaki esaslara göre hazırlanmalıdır.”
- “Anıt bir ziyaretgâh olacaktır Bu ziyaretgâha büyük bir şeref methalinden girilecek ve yüz binlerce Türk’ün ATA’sının önünde eğilerek tazimini sunmasına ve bağlılığını tekrarlayarak geçmesine müsait olacaktır.”
- “Bu âbide ATA’nın; Asker Mustafa Kemâl, Devlet Reisi Gazi M. Kemâl, Büyük siyasî, ilim adamı, büyük mütefekkir ve nihayet yapıcı ve yaratıcı büyük dehânın vasıflarının kudret ve kabiliyetinin timsali olacaktır ve onun şahsiyetiyle mütenasip bulunacaktır.”
- “Anıt Kabrin yakından görüldüğü kadar uzaktan da görülmesi lâzımdır. Bu itibarla azametli bir siluet temin etmelidir. Aynı zamanda kullanılacak mimarî motifler âbidenin uzaktan tesirini kaybetmeyecek küçük detaylardan ziyade azamet ve kudreti ifham edecek büyük unsurlar olmalıdır. Abide verilen arsanın en hâkim noktasında inşa edilecektir.”
- “Atatürk’ün ismi ve şahsiyeti altında Türk milleti sembolize edilmiştir. Türk milletine hürmet ve tâzimini göstermek isteyenler büyük Ata’nın katafalkı önünde eğilerek bu tezahürlerini ifade edeceklerdir. Bu itibarla Ankara’ya gelen her ziyaretçi doğruca Ata’nın mezarına giderek bu tazim vazifesini ifa edecektir.”
7. maddeden itibaren ise inşaat alanı çevresinde yapılacak olan şeref holü, müze, bahçe, park, otopark, yol gibi bölümlerin özellikleri verilmekteydi.
Yarışma savaş döneminde olmasına rağmen Avrupa’da da ilgiyle karşılandı.
Yarışmaya başvuran projeler 11 Mart 1942’de jüriye verildi.
Anıtkabir projesi jürisi şu üyelerden oluşuyordu:
“Almanya’dan Prof. P.Bonatz, İsviçre’den Prof. Ivan Tenghom, Macaristan’dan Prof. Karoly Wickinger, Türkiye’den Prof. Arif Hikmet Holtay, Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İsleri Baskanı Y. Mimar Muammer Çavuşoğlu ile Ankara İmar Müdürü, Y.Mimar Muhlis Sertel.”
Yarışmaya 27 yabancı 20 yerli olmak üzere 47 proje sunulmuştur. Jürinin değerlendirmeleri sonucu üç proje ödüle layık bulunmuştur.
Bu projelerden bir tanesi Tannenberg Anıtı’nı yapan Alman Prof. Johannes Kruger’e, bir tanesi İtalyan Prof. Arnoldo Foschini’ye ve bir diğeri de İstanbul Mimarlık Fakültesi profesörü Emin Onat ve Doç. Dr. Orhan Arda’ya aitti.
Hükümet, bu üç projeden Emin Onat ve Orhan Arda’nın ortak projesini, milli konuyu daha başarılı ifade ettikleri gerekçesiyle seçmiştir.
Yarışmaya katılan diğer projelerin bir kısmına Mimarlar Odası Arkitekt dergisi veri tabanının 1943 tarihli sayılarından erişilebilir.
Anıtkabir’in İnşası
Bayındırlık Bakanlığı tarafından 4 Eylül 1944’te ihalesi yapılan Anıtkabir’in, inşaatının başlaması için 9 Ekim 1944 günü temel atma töreni gerçekleştirildi. Törene başbakan Şükrü Saraçoğlu, bakanlar ve bürokratlar katıldı.
Anıtkabir Bayrak Direği
8 yaşında Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmiş olan ve adını William Johnson olarak değiştiren Nazmi Cemal, bayrak direkleri ve malzemeleri imalatı yapan bir şirket kurmuştu. Fabrikasında Anıtkabir’e konulması için yaptırmış olduğu bayrak direğini hediye etmek istiyordu.
7 Kasım 1945’te Nazmi Cemal’e gönderilen mektupla bu hediyenin kabul edildiği bildirilmişti. 11 Nisan 1946’da İstanbul’a ulaşan direk, 9 Kasım 1950’de yerine monte edilmiştir.
Atatürk’ün Naaşının Anıtkabir’e Nakli
Ölümünden 15 sene sonra 10 Kasım 1953’te gerçekleştirilen nakil töreni, ikinci bir cenaze töreni gibi olmuştur. Ülkenin her noktasından törenle ulaştırılan topraklar, nakil töreninin radyoda canlı yayınlanması aynı hüznün ülkede tekrar yaşanmasına sebep olmuştur.
Anıtkabir Mimarisi Tercihinde Arka Plan
Anıtkabir mimarisi dönemin de siyasal tutumları, güncel ve tarihsel algıları ile şekillendi. Anıtkabir bir bakıma Türk milletinin savaşımını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de oluşum sürecinin bir yansıması olacaktı.
Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti ile özdeş kabul gören Anıtkabir için ziyaret esasları da belirlendi.
Yabancı ziyaretçilerin Ankara’ya geldiklerinde Anıtkabir’i ziyaret etmeleri planlanarak, bu ziyaret esnasında Atatürk’ün katafaltı önünde eğilerek saygılarını göstermesi sağlanıp, bu ritüel Türk milletine gösterilen saygının bir ifadesi niteliğinde olacaktı. Bu amaçla sembolik lahit önündeki çelenk bırakma bölümü eğimli yapıldı.
Emin Onat yaptığı açıklamada, Anıtkabir’de İslami ve Osmanlı mimari tarzının ve öğelerinin bilinçli olarak tercih edilmediğini çünkü Türk tarihinin Osmanlı ve İslam tarihinden ibaret olmadığını, Türkler’ in kökenleri Orta Asya olan bir medeniyetin temsilcileri olduğunu belirtmiştir.
Yarışma jüri başkanı Paul Bonatz, jüri heyetince düşüncelerinin, anıtın özellikle bir padişah türbesine benzememesi yönünde olduğunu belirtmiştir.
Anıtkabir, Anadolu’nun antik kökenlerine gönderme yapmaktadır. Neo-klasik bir eser olan Anıtkabir, Halikarnas Mozolesi’ni referans almıştır.
Anıtkabir Mimarisi İçinde Heykeller ve Kabartmalar
3 kadının bulunduğu bu heykel grubu, yürüyüş yolu başında, İstiklal Kulesi’nin sağında yer almaktadır.
Heykeller Atatürk’ün ölümü dolayısıyla Türk kadınlarının duyduğu derin acıyı ve bu acı içinde bile gururlu, ağırbaşlı azimli oluşları temsil edilmektedir.
Kadınlar ulusal giysiler içinde olup kıyafetlerin çeşitli yerlerinde Türk motifleri kullanılmıştır.
3 erkeğin bulunduğu bu heykel grubu yürüyüş yolu başında Hürriyet Kulesi’nin önünde bulunmaktadır.
Erkeklerin yüzünde Atatürk’ün ölümünden duydukları acı okunurken aynı zamanda gururlu ve inançlı oldukları da görülmektedir. Türk ordusunu, Türk gencini ve Türk köylüsünü simgeleyen bu heykelde de Türk motifleri görülmektedir.
Aslan heykelleri yürüyüş yolunun ( Alle ) iki tarafında dizilidir. Sağda ve solda ikişerli ve paralel şekilde dizili olan 12 çift aslan, Anadolu’nun eski uygarlıklarından Hititler’de, Türk mitolojisinde kudreti simgelemektedirler. Türk milletinin birliğini ve bütünlüğünü temsilen çift olarak yapılmışlardır.
Yürüyüş yolu ziyaretçileri sakin, ciddi havasıyla büyük toplantı yerine ulaştırmakta bir bakıma ziyaretçileri psikolojik olarak da hazırlamaktadır.
Şeref holüne çıkışta yer alan merdivenlerin sağ kısmında bulunan yüzeyde Sakarya Savaşı‘nı konu edinen kabartma yer almaktadır. Kompozisyon üzerinde yer alan figürlerde, düşman işgali karşısında erkek-kadın, genç-yaşlı bütün halkın dayanışması aktarılmaktadır.
Şeref holüne çıkışta yer alan merdivenlerin sol kısmında bulunan yüzeyde Başkomutanlık Meydan Savaşı’nı konu edinen kabartma yer almaktadır.
Göbeklitepe Tarihin Sıfır Noktası içeriğimiz de ilginizi çekebilir!!